Bio-Regeneratif Terapi Konsepti
Hastalıkta Ve sağlıkta Bütüncül Yaklaşım
İnsanoğlu ne bir makine nede hücrelerden oluşmuş bir yığın değildir.İnsan bedensel ve kimyasal energetik – ruhsal ve kooperatif alanlardan oluşan KOMPLEX SİSTEMLİ canlılardır. Yani bilgileri alan (Stimulus), depolayan ve veriler ışığın da değerlendiren, sonuç veren BİYOLOJİK KOMPLEX KURALLARI OLAN bir sistem olarak çalışır.
Biyolojik Tıp
Organizmanın biyolojik temeller içerisin de komplex regülasyon mekanizmalarını uyararak doğal iyileşme yollarını hayata geçirmesi temeline dayanır.İnsan denen canlıyı BEDENSEL – KOGNİTİF – RUHSAL bütünlük içerisin de değerlendirir.
Terapatik yöntemi ise;
Hastalık sebebinin araştırılması ve ortadan kaldırılması, yok edilmesi, biyolojik hücrenin desteklenmesi ve iyileşme güçlerinin (Vitalizasyon) bütünsel bir harmoni içerisin de uygulanmasını içerir. Bu alanda, hasta yüksek oranda kendisi sorumluluğu üstlenir ve terapi gidişatında söz sahibi olur. (OSTEOPATİ – OMT)
Günümüz tıbbında ise bu durum çok farklıdır. Sağlık grupları içerisin de karşılıklı ignoranz, polemik, inatlaşma mevcuttur. Hedef ise günümüzde ortak aklı oluşturmak olmalıdır.
Vücudumuzdaki tüm anatomik yapılarının kendilerine öz hareket ve ritimleri vardır. Bu ritimler uyumlu çalışan bir vücutta birleştiğinde bir senfoni orkestrası gibi tek ses verir. Yani sağlık. Sağlığı, endojen ve exojen faktörler yani hareketsizlik, beslenme, çevresel faktörler negatif etkilediğinde, sistem kendi içindeki dolaşımın da bozulması ile yeterince beslenememeye başlar. Vücut negatif etkenler çabuk düzeldiğinde savunma sistemi sayesinde rejenerasyon gerçekleşir. Negatif etkenler uzun sürerse sistemlerde hareket kısıtlılığı başlar, gittikçe vücudun iyileştirme gücü kaybolur.
İlk önce dolaşım ( Vasküler ve sinir iletim sistemi )sorun yaşar. Sonra buna bağlı kas, eklem, fasya gibi dokularda hareket kısıtlılığı meydana gelir.(Somatik Difonksiyon). Metabolik faaliyet azalır ,hastalıklara karşı dokuların direnci düşer ve daha kolay hastalanırız yada problemlerde zor yada geç iyileşiriz.
Sonuç olarak dokular hastalanmaya başladıklarını fonksiyon bozuklukları ile dışa yansıtırlar. Günümüz tedavi sistemleri tüm bu dokuların klinikteki sesini anlayıp bulgulandırabilirse hem koruyucu hem de tedavi edici alandaki etkilerini artırırlar.
Bütüncül Yaklaşım
Hastalıkları laboratuvar bulguları açığa çıkmadan yakalamak çok önemlidir. Tüm dokuların bulgulandırılmasına yönelik birçok yöntem mevcuttur. Bu yöntemleri birlikte ve bir bütünlük içinde uygulayabilmek biz sağlıkçıların ana hedefi olmalıdır. BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM İNSAN, BESLENME, HAREKET.
Günümüz Tıbbı yeniden HASTALIKTAN çok HASTAYI ön plana çıkaran bir sisteme dönmelidir. Bütüncül yaklaşım, geniş anlamda beslenmeyi gıda, solunum, ruhsal, dolaşımsal, energetik olarak algılamak ve değerlendirmek, hareketi bir hücreden tüm vücuttaki dokuları kapsayacak şekilde algılamak.
Sosyal sistem deyince, iki hücre ve etrafındaki yapılardan başlayarak bireyi, aile, şehir, ekoloji , politika gibi bir bütünlük içinde algılamak CANLILARA VE DOĞAYA SAYGILI SAĞLIK SİSTEMİNE ulaşmamıza yön verecektir. Ancak bu sayede hastalıkları önlemek ve mücadele etmek mümkün olacaktır.
Sonuç olarak ‘’vücudumuzdaki sistemleri bir bütünlük içerisinde algılamak ve değerlendirmek’’ sağlıkta yeni yolumuz olmalıdır.
Saygılarımla
Suat Dülger